30 Ağustos 2010 Pazartesi

yüz üstü uyumaya hasretlik

hamile dünyasında malum olan yüz üstü uyumaya hasret olma durumuna değinmek gerekir zira ben alışamadım bir türlü sırt üstü veya yanımsı yatmalara. tam yan yatamıyorum, arya sıkıştırıyor, yan ila düz arası bir pozisyon buldum, idare ediyorum artık. yastığı şööyle güzelce kollarımın arasına almak, yanağımdaki yastık desenini uyanınca görmek pek bi özlenesi durumlar oldu. bir kac ay daha değiştiremeyeceğim bu duruma alışmaya çalışırken, bir gün bir botox abla çıktı bir tv programına, programa çıkışı bana da çıkışı gösterdi. lafın kısası, efenim, botox ablalarımıza kulak verirsek eğer, yüz sütü uyumanın suratımızın kırışmasıyla doğru orantısını düşünüp bu durumdan hoşnut bile olabiliriz. yaşasın polyanna!

28 Ağustos 2010 Cumartesi

sıcak yazda ilk yazı

arya, beyaz bir nokta olarak bana görüldü görüleli her bir şey değişti yaşamımda. onun pır pır kalbini ilk gördüğüm günü ve şaşkaloz halimi hatırladıkça gülüyorum hala. ne yazık ki pek bir buldok suratlı bir doktordu ilk gittiğim doktor, ben efsunlanmış bir halde karşımdaki ekrana bakakalmışken, o ise soğuk bakışlarıyla bana bakıyordu. o pır pır kalbi görünce dedim selin,artık başka bir hayat başlıyor. kızımla yolculuğumuzun 30. haftasını bitirmek üzereyiz. 5 mayıs 2010'da hissetim ilk kelebek uçuşlarını, o mu yoksa gaz mı diye bir iki acabalamadan sonra gecenin görmeyen saatlerinde googlea sordum, google da bana o dedi. sonra hemen derin uykusunda olan f.'nin yanına koştum, az da olsa anladı beni, yani en azından ben hıı, yaa gibi seslerden beni anladığını çıkardım. şimdi 1kg 400 gramlık koccaman bir kız oldu, minik balık yüzüşleri yapıyor, bazen hızını alamıyor türbülansa düşmüşüm hissini yaşatıyor bana. artık gün ışığını fark edebilen minik sincap sabah 06.00 ila 06.30 gibi başlıyor jimnastiğe,tabii selin de uyanıyor, sonra öğleye doğru göz kapaklarıyla yaptığı mücadelede mağlup olup, koltuklarda sürünüyor. zaten 2010 yazı sıcağı ile dimağımızda yer etmiş bulunmakta, tirebolu'da geçirdiğim rüya gibi 15 gün haricinde sürünerek bir yaz geçiriyoruz desek yeridir. balkona burnumu uzatamıyorum, çiçeklerim kendilerinden geçti aşırı güneşten. sabır sabır ağustosun 28ine geldik. böyle bir yaz geçirince arya'nın kış bebeği olacak olması epey mutlu etti beni. yaz aylarında yeni doğmuş bebek ile birlikte geçecek vakitler pek bir üfflü, püfflü olurdu. iki gün sonra selin'in içinde 31 haftasına başlayacak olan arya, selin'in beslenmesinde, yaşam tarzında epey değişikliklere sebep oldu. örneğin, nevizade'de yapılan muhabbetlere eşlik eden biralara biraya hasret kaldım,sütü sadece tatlıların içinde seven ben depolar boş kalmasın derdine düşüp, her gün süt içmeye gayret eder oldum. abur cubur ve büsküvi düşkünlüğümü mümkün olduğunca rafa kaldırdım, cüzdanımda ağrı kesici olmadan çıkmazdım, altı aydır ilaç kullanmadım, uzun yürüyüşlerimi ne yazık ki artık yapamıyorum. kadıköy-üsküdar arası yürümelerime 5. ayım ile birlikte son verdim. f. beni doktoruma ispiyonladı, doktor da uzun mesafelere son dedi. ben ise peki. kafama göre yaşamıyorum artık, rahat edemeyeceğim yerlere gitmiyorum, bünyemde stres yaratan insanlar ile görüşmüyorum. bunlar bana iyi gelen şeyler ama itişmelerden tırsıp eylemlere gidemeyişim beni az biraz üzüyor. politika kanımda! hamilelikle kendimi daha bir korur oldum. anne oluyorum, ne güzel der oldum. mutlu dünyamıza gelecek olan minik kızı sürekli düşünür oldum.
2005 yılının mayıs ayında ada vapurunda demiştim sana:)