2 Şubat 2011 Çarşamba

yoğurt


 ben bir yoğurt severim. hem de pek bir seven cinsindenim. buzdolabımda yoğurt olmazsa evde de bişi kalmamış yahu hissiyatına girerim.
bakalım neymiş bu yoğurt dedim..
işte öğrendiklerim:

simyagerler ortaçağ'da kendilerini iki şey bulmaya adamışlar: biri sonsuz yaşam için yaşam iksiri;diğeri, sahip olanın doğa üstü güçlere sahip olacağına inanılan filozof taşı. simyagerlerin bu uzun savaşımı sonunda kimya biliminin doğuşu ile sona erdi, simya yerini pozitif bilim olan kimyaya bıraktı. peki yaşam iksiri ve filozof taşı bulundu mu?

filozof taşından haber yok ama bilinen bir şey var ki insankızının yaşamını sağlıklı bir biçimde etkileyen bir iksire sahip olduğu yani yoğurda.

ünü doğudan batıya, kuzeyden güneye yayılmış. dünyadaki yaygın tüketimi 100 yıldır ancak doğu ve ortadoğu coğrafyalarında yüzyıllardır tüketildiği tahmin ediliyor.

kleopatra'ya göre pürüzsüz bir cildin simgesi, cengiz han'a göre gücün kaynağı, gandi ise yoğurdun erdemin simgesi olduğuna inanıyormuş.

ilk yoğurt üreticilerinin orta asya türkleri olduğu inancı yaygın. bu yüzden olsa gerek hemen hemen tüm dünya dillerine, yogurt olarak girmiş. yoğurdu doğu coğrafyalarından ilk keşfeden ingilizlermiş. dünyanın yoğurda ilgisi ise 1900lü senelerin başında ortaya çıkmış. bağışıklık sistemi üzerine çalışmalarıyla, 1908 nobel tıp ödülünü alan, pasteur enstitüsü öğrencisi ilya metchnikoff, insanların çabuk yaşlanmalarını önleyecek bir formül üzerinde çalışıyormuş. metchnikoff, yaşlanmanın, kalın bağırsakta depolanan zararlı bakterilerin vücudu zehirlemesinden kaynaklandığını düşünüyormuş. bir süre hayvanların kalın bağırsakları üzerinde çalışma yapmış, daha sonra uzun yaşayan ırklar üzerinde çalışmalar yapmış. özellikle bulgaristan'da her bir kişiden dördünün 100 yaşın üzerinde olduğunu ve bu kişilerin de düzenli olarak yoğurt yeme alışkanlığına sahip olduğunu belirlemiş. çalışmalarının sonunda lactobacillus bulgaricus adını verdiği etkili ve asit üretici bir organizma bulmuş. yoğurdun içerdiği laktik bakterileri keşfetmesiyle, yoğurdun mide ve bağırsak sistemi hastalıklarında ilk kez tedavi amaçlı kullanılması da başlamış.
yoğurt, türkiye ve güneydoğu avrupa ülkelerinde koyun ve keçi sütünden, abd ve orta avrupa ülkelerinde inek sütünden, mısır ve hindistan da ise manda sütünden yapılırmış.
yedi tür antibiyotik ihtiva eden yoğurdun; mide , bağırsak hastalıkları, zehirlenmeler,uykusuzluk sorununa kadar kalkan görevi gördüğü bilimsel olarak kanıtlanmış.
içerdiği a,d, ve e vitaminlerinden ötürü, kalsiyum deposu. bu nedenle osteoporoz için de başlıca kurtarıcı olarak görülüyor. tabii yumurta kapıya gelince değil de küçük yaşlardan beri tüketilmesi öneriliyor.
kaynaklar: vikipedi
                  bütün dünya
                  çiçek erdem ocak 2000